24 Kasım 2011 Perşembe

Muhabbet Ya.

Henüz atlatamadıgım bi ayrılık  var içime atıyorum sürekli

Neden atlatamıyosun?

Çünkü bence birazcık sevmişim masum masum şeyleri özlüyorum gülüşünü mesela
ya da elimden tutuşunu

Gülüyo muydu ki

Gülüyodu severek bakıyodu bi de bazen onu özlüyorum

Bi ilişki içerisinde olmayı da özlüyo olabilirsin

Yok hakkaten karıştığı şeyleri özlemiyorum yani istediğimle istediğim kadar konuşuyorum o konuda rahatım ya da ne bilim karışan biri olsun istemiyorum sadece özledim lan

Özlersin tabi yaşanmışlık unutulur mu amk  sinmiş üzerine ama bunun yok bir çaresi

Biliyorum

Yemin ediyorum bende birini özlemek falan istiyorum istiyorum bişiler olmuyo

İstersin tabi lan insanoğlu böyle insan olan özler insansan özlersin

Ben insan değilim:(

Kendini kapatıyosun  bak ben ne kadar açığım şuan hoşlandığımı saysan on kız vardır

Nası kapatıyorum lan yok hoşlandığım kimse napıyım ki?

Ya yapıyla alakalı bence ama tabi ki ben de kendimi kandırıyorum sen bunu yapmıyosun işte olay bu
bi konuşasım var ki evde kendi kendime konuşcam şimdi

Yapsam keşke anormalmişim gibi hissediyorum artık yok kendim gibi bi kimse görmedim daralıyorum kendimden benle konuş işte lan!!!

Ya bak *** benim dikkatimi bile çekmemişti düşünsene şimdi unutamıyorum yani ikisinin arasında dağlar kadar fark var ben böyle şuan bir sürü insanla kendimi oyalıyorum istemeden kendimin dışında oluyo bu ama sen kendini böyle alıştırmışsın böyle mutlu olmuşsun beynin başka birini istemiyo benim sikik beynim de hep birileriyle oyalanıyo aslında en iyisini yapıyosun işte bunu aşarsan eğer hep üzülüyosun başka bok olduğu yok insan yalnızlığa da alışıyo biriyle olmaya da
sonra yalnızlığı kabullenmiyo ya da biriyle olmayı anladın mı hahah

Ne konuştun ama aslan parçası ben yalnızlığa fazlasıyla alıştım evet fakat rahatsız oluyorum artık
anlıyo musun bişiler hissedebilmek istiyorum insani bir duygu lan sadece

Anladım yani tabi ki üzülüyosun ama bunları yaşamak güzel işte kendini bırakabilmen gerek biraz
***  gidicem yine çünkü onun hakkında konuşmak istiyorum ben onu sevmiyodum lan hoşlanmadım bile ama kendimi öyle bi şartlandırdım ki öyle bi bırakmışım ki her şeyine alışmışım böyle kokusu olur ya insanın onu çok benimsemişim yani işte of böyle kendini şartlandırmaya amk şuan güzel bi kız olsa beni sevse ben yine aşık olurum biliyorum sen de sonunu düşünmeden nolur naparız demeden sevmiyorum ama başlamam demeden  bişilere başla

Niye bu kadar çok düşünüyorum ben yakında düşünür olcam başladıktan sonra ilk zamanlarda var mıydı peki o çekim türkselin çekim gücü amk

Ya noldu işte buluştuk öpüştük filan tamamen şey diye düşündüm işte Ankara da normal öpüşebiliyo
Hahahh bu kadar sonra alıştım malım

Yani bu durum genel geçer bi durum mu yoksa sadece senin için mi böyle oldu ayrımına varamadım

Konar göçer bence

Konar uçar olsun uçsun gitsin göçmesin göçmen olsun gezsin tozsun

Evet

Sahiplenmek sevmenin en çirkin yanı demiş niye çirkinleşiyosun!!!!!!!1

En büyük sorunum o mesela bebeğim sensin çirkin ay kafam bi iyi olsan sevişirdik

Biliyorum senin kafan şöyle çalışıyo bak bir şeyin bitmesine hiç gerek yok diye çalışıyo bitmek lügatında yok aziziiiim gelmek var ama

Hahha olm bitince üzülüyorum ya bak şöyle düşün bi mesela ***’mi aldattım mı evet kimle senle seviştim dimi onun devamında bişi yaşıcak mıydık hayır bunu ikimizde biliyoduk dimi

Evet

Olum ne dicemi unuttum bi dk hıh ee niye ben ondan  ayrılıyım ki bu durumda mesela

Ne alaka lan sen değil o duyarsa ayrılır

Ben bişi dicektim de bağlayamadım  ya

Senin sadece benimle sevişmemen gerekiyodu

Neden bunu bi de bana

Çünkü hayatında o vardı benimle seviştin aldattın yani  aldatmak sana normal geliyosa sorun değil

Normal değil sadece ***den bahsediyorum ne *** diyip duruyon ya

Ben mi diyorum lan ne diyon bi  düzgün de

Diyemedim

Sen bana o gün çok özlemişim diye geldin hayatında o vardı güzel mi?

Ama evet


21 Kasım 2011 Pazartesi

İstekler Beklentiler

Özgürlük istiyorum.Doyana kadar özgürlük!
Düşüncelerimi bağırarak söylemek istiyorum!
Polisleri istemiyorum!
Sınırları da.
ve bizi bizden uzaklaştıran sahte maneviyatınızı da.
Aşk istiyorum!
ama sonuna kadar değil.
tek kişiyle de değil.
belki cansız bir varlıkla.
belki bulutlarla.
Gelenek görenek istemiyorum
bayram ziyaretlerini
el öpmelerini.
gözünden öpmek istiyorum dedemi gözünden!
Sevginin en hasını istiyorum.
Geberene kadar sevgi istiyorum.
Meslek,iş sahibi,kariyer faso fiso.
Emek istemiyorum.
Terim istemiyorum.
ad,sıfat.
eylem istiyorum eylem!
içki istiyorum en sertinden.
kafa istiyorum en ayyaşından.
Bukowski gibi arkadaş istiyorum.
Özgürlük istiyorum özgürlük.
Bir avuç deniz kadar.
Lider istemiyorum.
Kendi kendilerini yesinler.
bigün sağda birgün solda.
gündüz uyumak,gece uyanmak
az para çok özgürlük.
her şehre bir sahil
her insana bir şehir.
müzik istiyorum kana işleyenden.
küresel yobazlaşma
küresel sendrom.
üç memeli kadın
ana yürekli erkek.
gökyüzüne dokunmak istiyorum.
yıldızlarda misket oyunu.
üniformada çürüyen sivil.
12 parmak kapitalizmi
ah durdurabilseydim keşke.
bakanlara başkanlara vekillere
"hasssttee laann düdüüüük" demek istiyorum.
böyle tam meclisin ortasında.
Aya yine ay dede demek.
içmek.içmek.
geberene kadar ölmek istiyorum.
                                                                       Cansu mu acaba?

19 Kasım 2011 Cumartesi

Nerden geldik nereye gidiyoruz? Aslında düşününce bi yerden gelmişliğim yok bi yere gidecek olma durumu içinde de değilim. Garip.Yollar. Evet. Yollarla ilgili uzun bir felsefe yapsam diye düşündüm. İkilemde kaldım.

17 Kasım 2011 Perşembe

Benim seni sevebilme ihtimalim ihtimaller dahilinde olabilir. Ama süre belli şimdi nası etsem bu işi bilemedim. Bilmem ne takvimine göre elmaların yanağı kızarandan mandalinalar soyulmaya başlanana kadar diye bir mühlet vermişler bize. Ucuz edebiyat yapmanın sırası değil şimdi. Lafı dönüp dolaştırıp  ihtimal mevzusuna getiririm. Ankara’nın bir kış ayında dumansız olduğunu düşün. Düşünemezsin ki. Neden düşünemeyeceğini de bilemezsin işte. Ama sıfır ihtimal. Anlamışsındır belki şimdi. Anlamış olmanı isterim.

Entelektüel mevzularım bitti. Süslü cümlelerle seni tavlamak istedim ya da sen ben tavla istedim.Olmadı. Tavlaşamadık.Tavla oynamayı severim. Marjinal abi ve ablalardan hoşlaşmam sen git kendin gelsin. Yürü anca gidersin? Ayy fena oldu şimdi.

Yalnız dendi mi yapıştırırız üstüne ismimizi. Dünyanın yükünü sırtımıza bağlamışız sanki. Çok komiğiz vallahi. Yalnızlığı dert edinmeyi severim. Senin ki de dert mi kardeş? derim.

Azıcık dik dur sende. Sinir ettin beni.
            
                                                                                                     Kaçasım geldi.
Sanki sadece nefes alıyorum ve rutin şeyler.

11 Kasım 2011 Cuma

Hayatın içinde kaybolma olur mu?

Ama bazı anlar, her şeyi değiştirebilir.
Ve bazı anlar öyle güzel ki.
                                                                                             Kedi.
Bir mavi kuş var yüreğimde çıkmaya can atan 
Ama zekiyim, 
Sadece geceleri izin veriyorum çıkmasına, 
Herkes yattıktan sonra.
Orada olduğunu biliyorum, 
Derim ona, kederlenme artık.
Sonra yerine koyarım yine ama hafifçe öter

Tamamen ölmesine de izin vermiyorum 
Ve birlikte uyuyoruz gizli antlaşmamızla 
Ve insanı ağlatacak kadar güzel, 
Ama ben ağlamam, 
Ya siz? 
                 Bukowski

8 Kasım 2011 Salı

Uçmuşuz gidiyoruz. Nasıl bir uçmak bu Hazerfen görse kıskanır yemin ediyorum. Ben böyle uçamadım der amk. Der vallahi der öyle güzel uçuyoruz. Hayallerimizin ucu bucağı yok. Bu uçsuz bucaksız yerde ölsek diyorum kanımızı emseler son damlasına… acıta acıta. Acı çekmeye bayılırım, beni tanısan bilirsin. Siktir et. Sevsin beni istiyorum, son duyguma kadar emsin kana kana, çeksin beni ciğerlerine kurutana kadar. Bir nefes almışım dünya toz duman gözlerim kararmış. Hani nerde o pembe dünya? Rüyalarında mı kaldı? Yazık. Benim küçük kızım. Ağlama. Rüyalarda da elbet buluşuruz bir gün. Beklide unuturuz onu……diye bir şarkı dolanmış ağzımıza bok unuturuz diyoruz hep birlikte ağız birliği diye buna derim. Ben ağızdan öperim.Islak ıslak öpüşürüm. Acılarımız öyle ortak ki hep şunu bekliyoruz, bunu bekliyoruz hayattan. Hayatı sikim. Ondan bekliyoruz. Hep beklediğimiz bir hareket var, beklediğimiz bir söz var söylenecek o kadar çok söz var ki söylense nirvanaya ulaşıcaz bu kesin ama nirvana nerde biz nerdeyiz. Çok diplerdeyiz dostum yükselmemiz lazım. Rakımı yükselt! Bana bir duble rakı söyle sen en iyisi. Rakıyı çok sevdiğimi söylememe gerek yok. Kıskançlıklar, çok komiğiz değil mi? Biz insanlar neden bu kadar zayıfız? Ben neden bu kadar güçlüyüm? Güçlü müyüm? Kendimi tüm insanlıktan öyle bir soyutlamışım ki… İnsanı halleri seviyorum biliyosun ama bu insanı haller benim üstümde çok iğreti durmuyo mu ? Sen söyle bunu bana şimdi? En sonunda seninle birbirimize sarılıyoruz. Çaresizlik mi bu? Bilemiyorum. Keşke en başından seninle mutlu olsaydık. Belki pişmanlıklarımızı daha ince bir boyuta taşırdık. Böyle düşünmem acizlik mi? Acizlik tabi hepimiz biliyoruz. Aferin. Oh iyi güzel.

7 Kasım 2011 Pazartesi

Bazen öyle çok sıkılıyorum ki tüm insanlardan ya da dünyadan ve içinde bulundurduğu tüm her şeyden. Oturduğum sandalyeden, yattığım yataktan, içtiğim sigaradan, 3 gündür çıkmadığım şu odadan öyle çok sıkılıyorum ki. Belki nefret ediyo bile olabilirim. Nefret bana hiç yakışmaz. Ama insanlık halleri işte bazen gelip benim de üstüme yapışıyo.Bok gibi. Bazı küçük suçlar vardır hani. Yaparsın ve suratına oturuverir, o yavşak gülümseme. Dünyaya hükmettim sanırsın. Güçlüyüm hissi.Öyle işte.Tam şuan.

-Nereye gitmeyi düşündün?
-Artık bende bilmiyorum.

3 Kasım 2011 Perşembe

Uyanıyorum daha sabah olmamış hızla giyinip  dışarı atıyorum kendimi.
Temiz hava!
Yürüyorum…

Rüyama girmiş en mutlu olduğum anda, unutmaya yaklaştığım o anda. Deliye dönmüşüm besbelli. Ayakkabılar yok ayaklarımda.

Günden güne büyüyen bir pişmanlık olur mu? İçimde büyüyor kocaman… dalları içimi parçalayıp çıkacak gibi. Acıtıyor, acıtacak.  Duruyorum, bekliyorum bomboş sokak hala sonra yavaştan birer ikişer insan… Hepsine soruyorum teker teker hepside aynı cevabı veriyor. Biriniz beni anlayın ulan! Nasıl isyanlardayım.

Anlamazlar. Kimse anlamaz diyorum. Kendim hariç tüm dünya güzel görünüyor o an gözüme. Nasıl kıskanıyorum.  Ahh benim güzelim. Ne çok yıprattım kendimi. Her şey bir an’a ait hatırlıyor musun? Geri dönüp düzeltesin var elbet elinde olsa ellerinle yırtıp geçeceksin zamandan biliyorum. Biliyorum…

Bizde böyle içip içip unuttum sanışlar. Sanrılar.
Ve sonra tanrılar. Tanrıya yakarışlar.
                                                                                                                                  Duyar mı?


29 Ekim 2011 Cumartesi

Korkularının esiri olmaktan vazgeç dediler. Gri pazarlar var ceplerimde ama gözlerim çok yeşil.
Yüzümü öpüyor. Bende onu öpüyorum. Onu bu kadar çok sevmeme ve beni bu kadar çok mutlu etmesine inanamıyorum. Bedenlerimiz ter ve sularımızla kaplı bir halde yan yana yatağın üzerine uzanıyoruz.

Açık pencereden içeriye kaldırımda yürüyenlerin konuşma sesleri geliyor. Sevişme seslerimizin duyulup duyulmadığını merak ediyorum. Duyulmuş olmayı zannetmek istiyorum.

Hafifçe dudaklarımdan öpüyor, sonra kolumun kıvrımına sokulup başını omzuma yaslıyor. Başımı çeviriyorum ve hafifçe alnından öpüyorum.

                                                                                                                            Aramızdaki Bağlar

28 Ekim 2011 Cuma

Bambaşka toprakların bambaşka şarkılarındayım bir ağlamak işlemiş içime. Ağlıyorum.

Yüzünün hüznündeyim bugün. Pusuya düşmüş gibi puslu bir gecede.
Güzel vakitli intiharlar var ellerimde.
Ve hüznüne kaldırdık kadehleri, aksın diye yüzünden.
Alma bugün elimde açan vakitsiz ölümleri.
İçim sıkılıyor.
Benim hayat dediğim…
Siktir et.


Vakitsiz misafirleri sevmişim ben
Alelacele ocağa koyduğum çayı sevmişim
Hesabı tutulmayan sohbetleri
Ve gecenin buram buram ayaza çalan saatlerinde kapımı çalışını
Yani vakitsiz gelişlerini sevmişim senin
Güneşi doğuran sevişmeleri sevmişim.


Utanmasam uzanırım şimdi, elindeki tüm ölümlere
İçim sıkılıyor.
Alma bugün elimden, vakitsiz açan ölümleri.

                                                                                                  İncir ağacısın, gam götürensin.

27 Ekim 2011 Perşembe

Koşturmuşuz gidiyoruz bazı anlar var ki o denli mutluyuz. Sözcükleri birleştirmişiz kocaman bir kutuya koymuşuz seçip seçip çıkartıyoruz ama nasıl bir gülmektir ki bu? Bizimkisi Pandora’nın Kutusu fakat içini iyilikle doldurmuşuz. Şimdi tüm güzel yüzlü varlıklar kanat takmış uçuşup dururlar gökyüzünde. Bir gün sana dokunurlar bir gün bana…



                                                                                                                   Yine güzel yine çiçek.

25 Ekim 2011 Salı

Beni Vur


Hayat sen planlar yaparken başına gelen şeydi. Anlam kayması yaratıyorum biraz. Hayat ben hayaller kurarken başıma gelen şey oldu. Beklide bazen çok büyütüyoruzdur hayallerimizi. Biz büyüttükçe hayallerimiz bizden uzaklaşıp gidiyor. Sonra aniden bommm! Tüm balonların patlayıvermiş. Dumanlar uçuşuyor kafanın üstünde. Sen olduğun yerde dönüyorsun dünya duruveriyor. Bir kusmak geliyor ki içinden gitmek bilmiyor. Sonra bekliyorsun. Zaman aksın diye.. zamanın içinde akıp gidiyorsun.

Zaman öyle bir geçsin ki…gökyüzü olsun, bulut olsun, mutluluk dolsun. Kahvemizi içelim, sigaramızı yakalım, sohbetler bitmesin. Falımıza bakalım içinden bir kuş kanat çırpsın. Çok mu sıkıcı geldi. Boşver. Sen gözlerini kapat şimdi. Dolaş tüm sokaklarında. Güneş hala orada. Orada mı? Bırak tüm cümlelerini çalan çalsın. Çalan çalmış.

Baktım zaman geçmiş gitmiş. Hiç unutmam. Yürüdüğüm her yerde bir iz. Kısacık bir an. Meğer hatırlanacak ne çok şey yaratmış. Güneşi hala görememişim. Kör olmalıyım. Güneşi boşver şimdi. Büyük bir gökyüzü yaratmayalım mı?

24 Ekim 2011 Pazartesi

Bazen kirlenmişim gibi hissediyorum sonra..." but that's not the shape of my heart"

Her köşeye saklanmış bir gölge var. Yanlarında uçuşan sinekler. Konup konup iz bırakan. Sinekler. Gölgeler.

Gölgesizler var ellerimde, kollarımda…Sinekler var vızıltıları, üzerime konuşları, sonra dağılışları. Ardıma bırakıp hepsini kayboluşlarım var. O sıkışık küçük şehir. Beni hapseden. Arkamdan duyulan kahkaha sesi var.

Yalınayak yağmurun süpürdüğü sokaklara çıkıyor ayak izlerim. Gölgeme basıp kaçanlar. Yürüyorum tertemiz. Güneşi hiç batmayan şehirler var düşlerimde. Oturup çay içişlerim. Üstü kalsın dediğim hesaplar var. Üstü kalsın dediğim bir hayat var. Hesabını tutamadığım mutluluklar. Anılar var anılar ve her şeyin ait olduğu bir an var. Gölgelerin oturduğu yüzler var ve yüzlerine ölümü sindirenler. Gözlerindeki o boşluk. Sadece kadınlara özgü o boşluk var.Gözlerinde. Ne haldeyim bak görüyor musun? Kadının gözündeki o boşluğu alıp kendi gözlerime koymuşum. Çiçek gibiyim ama. Kırılmışım belki böyle karanlık aydınlık düşlerle sevişmeye başlamışım. Varlıkla yokluk arasında mı sıkışmışım bu şehirde mi şıkışmışım? Kim anlatabilir bunu bana. Bekleyişlerim var fakat gölgeni bırakmış geliyor gibisin. Güneşi batmayan şehirdeyim. Gel, şimdi bul beni.

21 Ekim 2011 Cuma

Perdeden tek bir damla ışık girmiyor içeri. Akşam olmuş. Zorla doğruluyorum yatakta gözlerimi ovuşturarak. Çok severim bu insan hallerini bilirsin fakat bir huysuzluk var. Rüya mı gördüm?Kafamın içine oturmuş korkunç suretler var. Korkularımdan besleniyorlar korkudan tir tir titreterek.

Kahvemi yapıyorum sade ve şekersiz. Bir yudum alıyorum, dilimdeki o tadı. Acı! Ruh haliyle bütünleşmek isteği bu mudur? Manevi varlığıma bu gerçekliği yediriyorum. Sigaramı çekiyorum içime tüm eksik parçalar tamamlanıyor,tanımlanıyor.

Raif’in sözleri geliyor aklıma “bütün dünyada yalnızım…küçükten beri…” Bütün dünyada yalnızım… diye tekrarlıyorum. Sesim cılızlaşmış, sesim çok yabancı. Yine o korku halleri mi? Kalkıyorum bir oraya bir buraya…adımlarım yabancı. Çıldıracağım. Telefon çalıyor,açıyorum sen kimsin diyor sen kimsin? Kapatıyorum. Ben kimim? Diyorum ben kim…

Kendimi bulup bulup kaybetmekten yorulmuşum. Oturmuşum ağlıyorum sonra sonra. Ağlamak. Çok severim bu insan hallerini bilirsin fakat fena halde bir hüzün var bu tuzlu sularda, çekip vurasım geliyor bu perişanlığı, en şeffaf damlasından.

Zamandan kopalı çok zaman geçmiş.

Yine onun sözleri geliyor aklıma “Ben dünyadan ziyade kendi kafasında yaşayan bir insanım” diyor. Gülüyorum. O kadar ben ki inanamıyorum. Bende bir ipte sallandırıyorum içimdekleri bazen, bazen de yeşertiyorum ve kocaman bir orman oluyor.

Bütün hayatım boyunca kendimden kaçtım, bulmak için kendimi. Okyanusta boğulacağım ve tam dibinde işte orada! Bir ben. Ölmekten vazgeçmedim.

20 Ekim 2011 Perşembe

Boşluğa sarılmak zordur ama bazen de sarılmak gerekir iyidir belki güzeldir de. Bu bazenleri sık sık yapılan bir eyleme çevirmek lazım. Neden? Çünkü boşluk sıkıntı yaratmaz.

Sonuç olarak boş.

Çelişkili olsun diye değil.