24 Ekim 2011 Pazartesi


Her köşeye saklanmış bir gölge var. Yanlarında uçuşan sinekler. Konup konup iz bırakan. Sinekler. Gölgeler.

Gölgesizler var ellerimde, kollarımda…Sinekler var vızıltıları, üzerime konuşları, sonra dağılışları. Ardıma bırakıp hepsini kayboluşlarım var. O sıkışık küçük şehir. Beni hapseden. Arkamdan duyulan kahkaha sesi var.

Yalınayak yağmurun süpürdüğü sokaklara çıkıyor ayak izlerim. Gölgeme basıp kaçanlar. Yürüyorum tertemiz. Güneşi hiç batmayan şehirler var düşlerimde. Oturup çay içişlerim. Üstü kalsın dediğim hesaplar var. Üstü kalsın dediğim bir hayat var. Hesabını tutamadığım mutluluklar. Anılar var anılar ve her şeyin ait olduğu bir an var. Gölgelerin oturduğu yüzler var ve yüzlerine ölümü sindirenler. Gözlerindeki o boşluk. Sadece kadınlara özgü o boşluk var.Gözlerinde. Ne haldeyim bak görüyor musun? Kadının gözündeki o boşluğu alıp kendi gözlerime koymuşum. Çiçek gibiyim ama. Kırılmışım belki böyle karanlık aydınlık düşlerle sevişmeye başlamışım. Varlıkla yokluk arasında mı sıkışmışım bu şehirde mi şıkışmışım? Kim anlatabilir bunu bana. Bekleyişlerim var fakat gölgeni bırakmış geliyor gibisin. Güneşi batmayan şehirdeyim. Gel, şimdi bul beni.

Hiç yorum yok: